5 Mart 2009 Perşembe

'futbol' böyle mi yazılıyordu?



Futbolu neden sevmeye başlıyorum...

1. maç izlerken ‘perfect silence’ olmak zorunda olma durumu kimlerle izlediğine göre değişiyormuş. (re re re, ra ra ra, gassay gassay cim bom bom!)

2. soru sorulduğunda pek tabi cevap alınabiliyormuş. (kendini attı mı yere o?)

3. ofsayt anlaşılamayacak kadar karışık degilmiş. (kollara dikkat, kollar sayılmaz.Bir de perspektifle ilgili sıkıntılar olabiliyo, o yüzden bildigim tek metre ‘the ofsaytmetre!’)

4. futbol gerçekten sadece futbol degilmiş.( bi kupon mu bassak?)

5. formalar cok cok ceşitliymiş, renkliymiş. (içine tayt giyeni giymiyeni, tshirt ü darı, bolu, uzun kolu, kısa kolu, (-kaleciler daha kalın giyinir-), cizlisi, karelisi, seritlisi, takım bayrağında bile olmayan renklisi). hakemin forması herzaman en guzel o ayrı.

6. futbolcular da insanmış. ( alemleri, aileleri, sevgilileri, cocukları varmış, bunlar konusulurmuş. Misal Maradona’nın damadı Agüeroymuş(?) ve yeni doğmuş bir torunu varmiş; Benjamin Agüero Maradona, herkeslerin benjaminden cokca beklentileri varmiş)

7. kimi futbolcular yakısıklı mıymış neymiş? (George Best, Baros, Ballack... ha bir de Arif.)

8. futbolcular menkul değermiş. (bu kısmı henuz anlayamadım. Bon servisi var, kontratı var, federasyonu var...)

9. pes. (koşma tusuna cok abanmamayı, ve kuşbakısı gosteren şemaya sık sık bakmayı ögrendikten sonra tamamdır.)

10. kürşat!!!

futbolun adı ne sacma yav! futbol, football un okunuşu resmen. biliyordum ama artık futbolla daha bi içli dışlı oldugumdan yabancılasma da geliştirdim. hiç degilse SAKIR diyeydik de yaydıra yaydıra soyleyebileydik.

Hiç yorum yok: